Geçen ayki sayfa görüntüleme sayısı

3 Aralık 2015 Perşembe

Ve işte yazıyorum

Kendimle konuşmak bana iyi geliyor. Genel inanışa göre bunu yapanlara yakıştırılan durumun olduğunu sanmıyorum. Asosyal biri de değilim. O halde nedir bu kendimle konuşma durumu? Karmaşık bir hal değil. Sadece kendimi dinleme, anlama, teskin etme, kendimle anlaşabilme halleri. Baktım ki işe yarıyor, kim bilir, belki birileri okur, belki birilerinin de işine yarar bu yöntem diye buradayım. Hem ne demişler; söz uçar yazı kalır. Ayrıca sadece kendimle söyleşilerim değil, yaşamdan çıkarımlarım, gözlem ve deneyimlerim de olabilir bu sayfada. Bakalım bu günce hayatın getirip götürdüklerine göre nasıl bir evrilme  gösterecek..  Bunu ben de bilmiyorum.

Kendimle söyleşilerimde çok da ideal bir konuşma dilim  yoktur. İçimden geldiği gibi, bana göre en etkili olacak şekilde basit ama kaba olmayan bir dille, lafı dolandırmadan söylerim söyleyeceğimi. O halde yazma dilim de öyle olacak.

 Beğendirme kaygısı ile yazmayacağıma emin olabilirsiniz. Zaten edebi yazılar yazma gibi bir derdim yok.Dost ve arkadaş edinme, popüler olma gibi arayışlarım da yok. Dediğim gibi, kendime söylediklerimi dileyen okuyabilir. Seversiniz, sevmezsiniz size kalmış. Onaylayıp onaylamamak da öyle. Dedim ya, belki birileri okur, yöntem olarak ya da deneyim ve çıkarımlar olarak yararlanabilir.

Şimdi, sıra geldi kim olduğum konusuna. Aslında bunun önemli olmadığını düşünüyorum. Çünkü, kaç yaşında olduğum, eğitim durumum, işim, nerede yaşadığım hatta cinsiyetim yazdıklarımı okuyup değerlendirirken kriter olmamalı. Kategorize etmeden, bir yerlere koymadan, ortalama bir dünya vatandaşının evrensel duyguları ve çıkarımları  olarak  düşünmeniz yeterli. Kendinize yakın ya da uzak bulacağınız durumlar olacaktır. Olsun, ben yazacağım.

Belki birileri okur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder